
Her Cumartesi Habertürk'te 23:15 sularında başlayıp 05:00'e kadar hatta daha ileri zaman dilimlerine kadar süren Tarihin Arka Odası'nda dün konu ''İzmir Suikasti'', ''Ankara Davaları'', ''İttihat ve Terakki'nin Tasviyesi'' idi. Programa İttihat ve Terakki konusunda bilgili bir araştırmacı olan Erol Şadi ERDİNÇ de katıldı. Murat BARDAKÇI ve Pelin BATU'nun bulunduğu programda yaşadığı gecikme nedeni ile Erhan AFYONCU yoktu.
NOTLAR
* İzmir'de ATATÜRK'e yapılacak suikast girişimi yapılan bir ihbar sonrası engellenmiştir. Gelen ihbar üzerine o dönemin İzmir Valisi Kazım DİRİK harekete geçmiştir. Yapılan baskın sonucu basılan evde birçok silah bulunmuştur. Suikast ATATÜRK İzmir'e girerken yolun darlaştığı bir kesimde bulunan berberden gerçekleştirilecekti. Suikasttaki amaç ATATÜRK'ü ortadan kaldırmaktır.
* Suikast girişimi ile ilgili ihbarı yapan Giritli Şevki'dir. Giritli Şevki, bir kayıkçıdır. Görevi suikasti yapanları daha sonra kayık ile bir adaya kaçırmaktır. Ancak ATATÜRK Bursa'da 1 gün fazla kalıp, İzmir'e gelmeyince Giritli Şevki yakalanma korkusu içine düşüp, bu işten kurtulmak için polise bu durumu ihbar etmiştir. Daha sonra da vali ve emniyet birimleri harekete geçip operasyon düzenlemiştir. Daha sonra Giritli Şevki ödüllendirilip, serbest bırakılmıştır.
* Suikasti planlayanlardan biri de Ziya Hurşit'tir. Ziya Hurşit bir dönem ATATÜRK tarafından milletvekili seçtirilmiştir. ATATÜRK bu girişimin içinde Ziya Hurşit'in de olduğunu öğrenince şaşırmıştır.
* Daha sonra birçok isim gözaltına alınmıştır. Kazım KARABEKİR, Ali Fuat CEBESOY gibi ''Milli Mücadele''nin liderlerinden olan iki önemli kişinin de aralarında bulunduğu birçok isim sorgulanmıştır. Kazım KARABEKİR ilk gözaltına alınma girşiminde İsmet İNÖNÜ tarafından serbest bırakılmıştır. Daha sonra İstiklal Mahkemelerinin isteği üzerine tekrar getirilmiştir.
* Rauf ORBAY, Adnan ADIVAR gibi muhalifler mahkeme sürerken Fransa'da kalmışlardır. Rauf ORBAY, TBMM'ye mektuplar yollamıştır. Bu mektuplarda eğer gelirse bu mahkemelerin kendisini nasıl adil yargılayacağını sorgulamıştır.
* Halis Turgut ve İsmail Canpolat'a mahkeme tarafından 10 yıl kürek cezası verilmiştir. Ancak daha sonra içlerinden biri ''Ben birşey yapmadım. O yüzden ceza almayı kendime yediremem.'' demiş ve diğeri de buna katılmıştır. Bu durumun üzerine İstiklal Mahkemesi tarafından idam ile cezalandırılmıştır. Bu da İstiklal Mahmkemeleri'nin ne denli değişik kararlar verebildiğinin göstergesidir.
* İstiklal Mahkemeleri'nde hak, hukuktan ziyade hakimlerin vicdanı ön plandadır. Zaten İstiklal Mahkemeleri ''Milli Mücadele'' sırasında asker kaçaklarını önlemek amacıyla kurulmuşlardır. Üstün yetkilerle donatılmış ve temyize imkan verilmemiştir. Daha sonraları başka davalara da bakmaya başlamışlardır.
* Dr. Nazım idam edilirken Nesimi'nin yazdığı gazelin bir mısrasını okumuştur. Bu mısra ile rejimin ve hevesin geçici olduğunu söylemek istemiştir. Bu sözler daha sonra bestelenmiştir. Ancak o dönemde yasaklanmıştır. Daha sonra Menderes döneminde bir ortamda Menderes'in isteği üzerine çalınmış ve yasak kaldırılmıştır.
'' Bu ruzgar-i bi mededin inkilabı var ''
* Dr. Nazım, Abdulahmit'in vaatlerine inanmayıp Paris'te kalan İttihatçılardan biridir. Aynı adla devam etmek istemese de İttihat ve Terakki'ye bağlılığını sürdürmüştür. Uzun süre Merkez-i Umumi'de görev yapmıştır. Önde gelen İttihatçılardan biridir.
* Teşkilat-ı Mahsusa bir istihbarat teşkilatıdır. Orduya bağlıdır. Ordunun resmen yapamadığı işeri yapan bir teşkilatıdır. Devleti zor durumda bırakmak isteyen eylemleri engellemeye çalışmışlardır. Bunun yanında İttihat ve Terakki'nin Merkez-i Umumi'sine bağlıdırlar. İstanbul'un olası Yunan İşgali'ne karşı şehri Yunanlılara kolay bırakmamak için Ayasofya'ya dinamit yerleştirmişlerdir. Devletin güvenliğini sağlamak konusunda Tehcir olayında da etkili olmuşlardır.
* Trabzon mebusu Şükrü Bey, ATATÜRK'ün muhaliflerinden biridir. Mecliste sert konuşmalar yapmış biridir. Topal Osman Ağa, Şükrü Bey'in bu tavrı üzerine onu uyarmış daha sonraları da bir yemekte boğdurtarak öldürtmüştür. Şükrü Bey'in oratadan kaybolması üzerine muhalifler ATATÜRK'ü suçlamaya başlamışlardır. Mecliste sert tartışmalar geçmiştir. Daha sonra cesed bulunmuştur. Yapılan soruşturmalar sonrasında Topal Osman Ağa'nın öldürdüğü anlaşılmıştır. Topal Osman Ağa tutuklanmaya çalışılırken teslim olmamış ve çıkan çatışmada ölmüştür. Daha sonra ibret olması açısından meclisin kapısına asılmıştır.
* İttihatçılar ile ATATÜRK arasında bir ayrılık varsa bu İttihatçıların meşrutiyet, ATATÜRK'ün cumhuriyet ve devrim taraftarı olmasından dolayıdır.
* Bab-ı Ali Baskını sıradan bir olay değildir. Eğer başarılı olunamasaydı sonunda ölüm olan bir girişimdi. Zaten İttihatçılar dava uğruna ölümü göze almış kişilerdi. Baskın sırasında Yakup Cemil, Nazım paşa'yı tanımayarak öldürmüştür.
* 150'likler arasında Sevr'i imzalayanlar da vardır. Rıza Tevfik, Reşit Halis ve Hadi Paşa bu isimlerdir. Gıyaplarında vatan haini ilan edilmişlerdir.
* İzmir'de sürdürülen mahkemede eylemi işleyecek olanlar yargılanmıştır. Daha sonra Ankara'da bir siyasi dava açılmıştır. Bu davada diğer kişiler yargılanmıştır. Bu dava İttihat ve Terakki'nin tasviyesi niteliğindedir. İttihat ve Terakki geçmişi ve herşeyi ile yargılanmıştır. Bu dava sonucunda Dr. Nazım, Ardahan Mebusu Hilmi Bey, Cavit Bey gibi İttihat ve Terakki üyeleri yargılanıp, idam edilmişlerdir.
* Daha önce Osmanlı'nın son döneminde, I. Dünya Savaşı kaybedildikten sonra İttihatçılar suçlanmışlardır. Savaşa zamansız ve hazır olunmayan bir şekilde girilmesi konularda suçlanmışlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder