29 Haziran 2009 Pazartesi

Teke Tek Özel


Dün Tarihin Arka Odası'nda aldığım notları aktarmıştım. Bugün de her pazar günü Habertürk'te 22:00 civarında başlayıp 02:00'ye kadar devam eden Fatih ALTAYLI ve Murat BARDAKÇI'nın sunduğu programda aldığım notları aktarmaya çalışacağım.

Geçen hafta Prof. Dr. İlber ORTAYLI'nın konuk olduğu programda ''Amerikan Tipi Tarihçilik'' eleştirilmiş ve birkaç isim dışındakilerin Osmanlı Tarihi ile ilgili araştırmalarının ciddiye alınamayacağı belirtilmişti. Bu hafta programın konuğu Murat BARDAKÇI'nın deyimiyle ''bizden biri'' olan Princeton Üniversitesi, Mustafa Kemal ATATÜRK Kürsüsü profesörlerinden Prof. Dr. Heath Lowry idi. İlk kez Türkiye'ye 1964 yılında dönemin ABD Başkanı John F. Kennedy'nin ''Barış Programı'' çervesinde Türkiye'ye geldi. Türkiye'de 2 yıl kalan ve daha sonra geri dönen Lowry, 1971'de tekrar ülkemize geldi ve uzun süre kaldı.

* Türklerin ''Sözde Ermeni Soykırımı''na karşı olan tezini destekleyen Lowry, bu olayın ancak arşivlerin açılması ile çözlüceğini belirtti.

* Lowry, kendisinden biyografisini yazmayı isteyen Türkiye Cumhuriyeti 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile iyi diyaloglar kuran Lowry, en son Özal'ın ölümünde 3 hafta önce Washington'da bir davette karşılaşmıştır. Özal kendisini bekleyen davetlileri bir kenara bırakıp bir odada Lowry ile bu konu hakkında görüşmüştür. Lowry biyografiyi yazmak için 75 saate gerek olduğunu söyledi ve Özal da bunu kabul etti. Fakat bundan sonra Nisan'da Turgut Özal vefat etti.

* Lowry Trabzon'un İslamlaşması ve Türkleşmesi ile ilgili bir kitap yazdı.

* O dönemlerde Müslümanlarda soyadı yoktu. İnsanlar kayıt edilirken babalarının ismi ile kayıt ediliyordu. Din değiştirip Müslüman olan Hristiyanlar da adlarını değiştiriyorlardı. Ancak babalarının adlarını değiştiremeyecekleri için baba adlarının yerine genelde Abdullah yazıdıryorlardı. Buna dikkat ederek bir bölgedeki islam'ı kabul edip, din değiştirmeyi saptayabiliyordu.

* Karadeniz genel olarak dağlık bir bölgedir. Bu bölgede tarım öncelikli olmadığından burada Müslüman nüfus fazla yoktu. Bu yüzden Trabzon fethedildikten sonra ilk gelen Müslümanlar sürgün ile beraber gelmiştir. Daha sonra bir topluluk da gönüllü olarak gelmiştir. Trabzon ile İstanbul arasında bir bağlantı hep olmuştur. Trabzon ve civarında bulunan balıkçılar, zanaatkarlar... İstanbul'a götürülerek İstanbul ekonomisi canlandırılmaya çalışılmıştır. Ancak Mübadeleye kadar Trabzon'da önemli sayıda Rum topluluk vardır.

* Osmanlılar, vergilerde Bizans'a göre %60 civarından indirim yaparak halkı yanına almış ve isyanları önlemeye çalışmıştır.

* 15. yy'da Osmanlılar Balkanlar'a fethe gitmeden önce o bölgede bulunan beyleri vergiye bağlıyor. Bir süre sonra fetih ediyor. İlk Osmanlılaştırılan ve İslam'ı kabul eden kesim de bu gruptur. Bunun nedeni de bölgede söz sahibi oldukları için düzeni bozmamak ve vergileri daha iyi toplamak. Bu üst tabakadan sonra fakirler İslam'ı kabul etmiştir. Ancak bu din değiştirmeler toplu bir şekilde olmamıştır. Yavaş yavaş olmuştur.

* Balkanlar'da fetihlerde önemli rol oynayan uç beylerine fetihlerde kazandığı toprakların bir kısmını bu uç beylerine vakıf olarak veriyor. Bunun nedeni de uç beyleri seferde olmadıkları sırada duracakları bir yerleri olsun. Bu vakıf edilen yerler zamanla tekke ve tarikatlar olmuştur.

* Rumeli'yi asıl fethedenler Osmanlı Sultanları değil, uç beyleridir. Bunlardan bazıları Mihailoğulları, Malkoçoğulları ve Evrenoslar'dır. İçlerinde en güçlüsü de Evrenos Bey'dir. Askeri ve ekonomi açısından çok kuvvetli bir beydir. Osmanlıların kurucu ailelerinden biridir. Ancak bu beyler çok yüksek mevkiilere getirilmemiştir. Ayrıca hiçbir uç beyi de Osmanlı Hanedanı'ndan bir kız ile evlenmemiştir.

* Evrenos Bey Gümülcine merkezli başladıktan sonra Selanik ve çevresine kadar önemli toprakları alıyor. 1912'ye kadar da bu çevre Evrenos ailesinin merkezi olmuştur. Ayrıca Selanik civarında 59 köyü de vakfetmişlerdir.

* 1516-1517 Osmanlı için bir kırılma noktasıdır. Daha önce Balkan ağırlıklı fetihler gerçekleştirildiğinden nüfusta Gayrimüslimler lehine bir dengesizlik görülmekteydi. Ancak bu denge Mısır Seferi'nde sonra değişmeye başlamıştır. Bu tarihten önce Roma etkisi görülürken, bu tarihten sonra Arap etkisi görülmüştür.

* Osmanlı fethettiği bölgelerde bergi isimlerini değiştirmemiştir. Bunun nedeni halkın tepkisini çekmemek ve alışılmışın dışına çıkmamaktı. Çünkü ödenecek para aynı da olsa verginin isminin değişmesi halkı rahatsız edebilirdi. Amaç vergilerden elde edilen gelirdi. Bu yüzden de değişiklik yapılmamıştır.

* Osmanlı kendine o kadar güvenlidir ki eğer Bizans devam etseydi imparator olacak olan Bizans Varislerine yüksek mevkiilerde görev vermişler hatta bir tanesi sadrazamlık yapmıştır. Bu da Osmanlı'nın verdiği önemli mesajlardan biridir.

* Fatih Sultan Mehmet Dönemi'nde birkaç kez ''korkunç veba'' olmuştur. Fatih Sultan Mehmet bu vebanın insandan insana bulaşıcı olduğunu düşünerek seferdeyken birkaç kez şehire geri dönmemiştir. Bunun nedeni de salgına yakalanmamak için önlem almaktır. Bu akla yatkın bir yaklaşımdır. Benzer bir veba salgını Kanuni Sultan Süleyman zamanında olmuştur. Bir devlet görevlisi bu vebadan kaçmak için adaya gitmek istemiştir. Kanuni ise bunu veba bir kaderdir, kaçılmaz diyerek reddetmiştir. Veba herkes tarafından kaçınılmaz bir olay olarak görülmüştür. Bu iki padişahın davranışı 100 yılda oluşan zihniyet farkını göstermektedir.

* Gazi İsrail, Simavra'yı aldıktan sonra tekfurun kızı ile evlenmiştir. Oğulları da Şeyh Bedrettin olmuştur. Serzeli olan Bedrettin daha sonra Fetret Devri'nden bıkıp isyan ettiği gerekçesi ile Serez'de asılmıştır. Serez'de bir türbesi vardır. Zamanla toprakla kapanan bu türbe son zamanlarda gelen bir sel ile ortaya çıkmıştır. Bu yeri de Lowry bulmuştur.

* Fatih Sultan Mehmet vebaya ilaç bulmak için bir heyeti Limni'ye yollamıştır. Bu heyet bulamasa da daha sonra gönderdiği kişiler Limni'de yılda bir kez ortaya çıktığı düşünülen toprakla özel bir karışım sonucu yapılan ilacı saraya yollamışlardır. Bu 1908'e kadar devam etmiştir. Saraya her yıl bu ilaç tabletleri yollanmıştır.

Uğur YILMAZ

2 yorum:

  1. Uğur bu notların artık benim de notlarım, dün gece uykuma yenik düştüm, ondan önceki gece problem yoktu sabahladık da... :)

    YanıtlaSil
  2. Elimden geldiğince not etmeye çalışıyorum. ''Söz uçar, yazı kalır'' misali bende anlatılanların uçmamasını istiyorum.

    YanıtlaSil