
İlk Netanya maçının ardından bu maçın fazla bir önemi kalmamıştı. Ancak yine de iyi bir hazırlık maçı olacaktı. Ve Rijkaard'ın talebelerinin pratik yapmalarına ve planlarını realiteye dönüştürmelerine imkan verebilecek bir maç olacaktı. İlk etapta sıkıcı gibi geçeceği düşünülse de oyuncuların Rijkaard'ın gözüne girme çabaları ve ciddiyetleri bizim de umutlarımızı arttırdı...

İlk Netanya maçında oynayan Servet, Sabri, Gökhan Zan, Mustafa Sarp, Kewell, Baros ilk 11'de yoktu. Rijkaard bu maçta sezon içinde sık sık rotasyon içinde kullanacağı talebelerinin neler yapabileceğini görmek istiyordu belki de. Rijkaard'ın öğrencileri de hocalarının yüzünü güldürdü ve diğer oyuncuları aratmadılar. İlk okul öğrencisinin hocasının gözüne girmek için yaptığı hareketler gibi ciddiyetlerini kaybetmeden yeteneklerinden bir demet sahaya sunuyorlardı. Ve uçuşa hazırlanan Rijkaard'ın Galatasaray'ının önemli parçaları olacağını gösteriyorlardı.
Takımın başında sahaya mor formalı ''Kaptan'' Arda Turan çıkıyordu. Tribünlerde de ara ara yükseliyordu ''Büyük Kaptan'' sesleri. Gerçekten de yakışıyordu. Saha içindeki duruşu, ciddiyeti, arkadaşlarını yönlendirmesi... Bunun yanında ''Boşuna Lincoln ile falan uğraştınız, asıl 10 numara benim'' dercesine oynadığı futbolu ve birden repertuarına kattığı kornerler var. Tabi Rijkaard ile birlikte duran toplar daha iyi çalışılıyordur. Ancak ''Kaptan'' gerçekten bu işi yi yapıyor. Maç içinde onunla beraber PAF Takım'dan arkadaşları Aydın ve Uğur'u da görmek çok güzel bir olaydı. Alt yapıdan gelmiş 3 oyuncumuz Ali Sami Yen'de çatır çatır futbollarını oynuyorlardı...
Dedik ya bu üçlüyü sahada görmek çok ayrı bir olay. Uğur'u sakatlığından ötürü, Aydın'ı ise bir türlü istenilen seviyeye gelememesinden ötürü o forma altında göremiyorduk. Aydın belki de son şansını kullanıyor Galatasaray'da. Ve bu son şansı kullanabilmek için teknik direktörünüz kim olsun deselerdi, heralde Rijkaard bu listede başlarda yer alırdı. Rijkaard'ın Aydın için büyük bir fırsat. Ve şuana kadar Aydın işi fena götürmüyor. Galatasaray forması altında en iyi maçlarından birini belki de en iyisini oynadı. Kendisini izleyenler ''Rijkaard ve ekbinin eli değmiş'' demekten kendini alamadılar. Aydın her aldığı topta olumlu işler yaptı. Her kestiği orta rakibin defansının feleğini şaşırtı. 2. viteste giderken 5. vitese takma olayını izlemeyeli baya olmuştu, Aydın'dan. Ancak Aydın dün gece yeteneklerinden kısa bir demet izlettirdi, izleyenlere. Aydın ''yetenekliydi ama olmadı'' yaftasını yememek için son senesini geçiriyor. Ve bu sene olayın daha ciddiyetinde görünüyor. Aydın hiçbir zaman oyun zekası yüksek bir oyuncu olmadı. Zaten onda eğer Arda'nın oyun zekası olsaydı, şuan çok farklı şeyler konuşuyor olurduk. Fakat Aydın'ın Allah vergisi çok özel yetenekleri var. Sorun bu yeteneklerini nasıl kullanacağı yönünde yaptığı seçimlerin yanlışlığıydı. Bu yönü düzeltmesi gerekiyor. Ve dediğimiz gibi Rijkaard bunun için müthiş bir fırsat...
Dün akşam takımın bekleri de iyiydi. Uğur'u 3 numaralı forması ile Ali Sami Yen'de tekrar görmek çok güzeldi. Henüz tam olarak hazır değil. Ancak yüreğiyle oynuyor. Defansif anlamda görevlerini yerine getiriyor. Zaten bir bekin de önceliği bu olmalı. Zamanla formunu bulduğunda hücumsal olarak da daha iyi olacaktır. Dün de zaman zaman yaptığı yerinde bindirmeler, verdiği doğru paslar ile birlikte takdir topladı. Hız anlamında sezon başına göre daha iyi durumda. Fazla süre geçmeden Sabri'den sağ tarafı teslim alacağını düşünüyorum. Balta ise her zamanki standartlarında oynadı. Defansif anlamda güven veren, sistem içinde görevlerini yerine getiren, çıktığında ofansif anlamda da iyi işler yapan bir oyuncu. Sistem gereği sağ taraftan bek hücuma çıktığında geriyi üçlemeyi de iyi yapıyor. Ve sistem içinde Rijkaard'ın en güvendiği elemanlardan biri olacaktır.
Leo-Emre x2'lere ise fazla iş düşmedi. Ancak yine ciddiyetlerini ve konsantrasyonlarını kaybetmeden oyunu sürdürdüler. Uzun pas denemelerinde bulundular. Açıkçası bu konuda Gökhan-Servet ikilisinden daha başarılıydılar. Fakat Emre Güngör'ün maç ritmini henüz yakalayamamasından mıdır bilinmez, ilk geldiği sezonda gördüğümüz uzun pas isabetlerini bu maçta göremedik. Emre bu işi syoperler içinde en iyi yapacak isim. Formunu bulduğunda Servet ile birlikte iyi bir ikili olacağını düşünüyorum. Yeter ki Emre sakatlık sorunu yaşamasın. Zaten sakatlık sorunu yaşamasaydı şu transfer döneminde Servet için konuşulan 7-8 milyon euro bonservis bedellerinin bir benzeri hatta daha da fazlası onun için konuşulabilirdi. Ayrıca Emre Aşık'ın da Servet vari orta sahaya dalışı ve çalımları güzel bir görüntüydü. Leo'ya fazla iş düşmese de oyunu çabuk ve uzun vurmadan başlatması çok önemli. Artık yavaş yavaş takımda ileri uzun oynama devri kapanıyor. Takım sabırlı bir şekilde pas yapmayı öğrenmeye başladı. Her ne kadar teknik kapasiteleri kısıtlı olan stoperlerimiz olsa da onlarda sistemin bilincinde olarak oynuyorlar. Sabırlı bir şekilde paslaşarak, oyunu bir ileriki alana taşıyorlar. Bu anlamda da Tobi'nin görevi çok önemliydi...

Tobi Galatasaray'a transfer olduğunda oldukça fazla seevinmiştim. Çünkü uzun zamandan beri hasretini çektiğimizin bir oyuncu titipydi. İstikrarlı, koşan, oyun bilgisi ve zekası yüksek, top tekniği olan bir adamdı. Dün onu tekrar sahada gördüğümde çok sevinmiştim. Defans ile ileriki bölgeler arasında köprü görevi görüyor, savunma hattını ve orta saha hattını yönlendiriyordu. Sanki 1,5 seneden beri ortalarda olmayan o değilmiş gibi 2 sene öncesinden kasedi sarmaya başlıyordu. Oyunu ile Barış'ın doğru ve kontrollü pas atma alanındaki eksikliklerini de tolere etmeye çalışıyordu. Barış'ın koşan, mücadele eden oyunun yanında Tobi'nin oyun bilgisi ve pas yeteneği olduğunda Galatasaray orta sahası daha da bir canlanıyordu. Ancak 60. dakikada oyundan çıkarkenki yüz ifadesi açıkçası yürekleri ağıza getirdi. Ve sonuç kötü çıkmıştı. Bu mutluluk erken bitti. Geçmiş olsun demekten başka birşey gelmiyor elden...
Keita da hazır olmamasına rağmen Rijkaard'ın kademeli olarak takıma uyum göstermesini sağlıyacak planı doğrultusunda sahadaydı. Takım savunmasına olan katkısı, topu ayağına aldığındaki rahatlığı, hızı, yerinde davranışları, goldeki ustalık işi vuruşu ve taklaları ile akıllardan yer edindi. Elano transferinden sonra biraz geri plana düşse de bu sene Keita'nın taklalarını çok izleyeceğiz. Yerini Kewell aldıktan sonra da kanat işlevselliğimiz devam etti. Kewell yine profesyonelliğin gerekliliklerini en iyi şekilde yaptı. Ayrıca son anlarda meydana gelen olayda da takım içi bir lider olduğunu da tekrardan göstermiş oldu. Onu da izlemek ayrı bir zevk...
''Gecenin Adamı'' sıfatını Barış'ın elinden alan Nonda ise fiziki olarak daha iyi olduğunu gösterdi. Nonda bu ligin en kurt, en tecrübeli, oyun bilgisi ve zekası en yüksek forvetlerinden biri. Hatta birincisi. Ancak fiziksel olarak düşük seviyelerde olması onun takım içindeki pozisyonunu tartışılır hale getiriyor. Dünkü performansı yedeklik için ondan iyisini bulmanın zor olduğunu gösterdi. Shabani bu sene fiziksel anlamda iyi olduğu sürece, rotasyonda önemli işler yapacaktır...

Dünkü maç tabiki bir ölçü olamaz. Ancak pratikte Rijkaard'ın Galatasaray'ının yapabileceklerinin bir parçasını gösterebilir. Umudun olduğunu gördük...
Emin adımlarla yola devam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder