23 Mayıs 2009 Cumartesi

MVP...


Durum 1-1...

Cavs'in LeBron'dan ibaret olmadığını göstermesi ve ne kadar olgunlaştığının görülmesi için iyi bir fırsat. Çünkü tek bir oyuncu ile çok ileri gidemezsiniz. Bu oyuncu LeBron bile olsa.

Bu arada LeBron BÜYÜKSÜN!

''SAVAŞMALIYIZ!''

MVP !!!! !?

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Magic, Son Şampiyonu Eledi!


Orlando son şampiyon Boston'ı deplasmanda 101-82 yenerek Doğu Finali'nde Cleveland'ın rakibi oldu. TD Banknorth Garden gibi bir yerde Boston'ı serinin son maçında elemek gerçekten çok önemli bir iş. Tabiki Boston geçen seneki durumunda değil. Garnett gibi takımın belki de en önemli parçası yok. KG'siz ve onun alternatifi Powe olmadan oynamak onlar için çok zor oldu. Boston buna rağmen seriyi son maça taşıdı. Son maç kendi evindeydi ancak bunu kullanamadı ve Orlando'ya elendi.

Orlando maçı kazanırken galibiyetin baş mimarı 25 sayı 5 ribaund 12 asistlik müthiş bir performans gösterdi. Mr. Fourth Quarter takımı için önemini bir kez daha kanıtladı. Lewis 19 sayı, Howard 12 sayı 16 ribaund, Alston 15 sayı ve Pietrus 17 sayı ile oynadı.

Lakers Batı Finali'nde...


Rockets'ın direnişi ile 7. maça uzayan Lakers-Rockets serisi Staples Center'da noktalandı. Özellikle ilk iki çeyrekteki oyunu ile maçı koparan Lakers Batı Finali'ne yükseldi. Yao'suz Rockets karşısında turu rahat geçmesi bekleniyordu Lakers'ın ancak Houston'ın gösterdiği direniş ve Scola, Brooks gibi ekstra performanslar serinin buraya gelmesinde etken oldu. Lakers belki de Yao'nun sakatlığından sonra olayı hafife aldı ancak bu onlara pahalıya mal olabilirdi. Ancak 7. maçta böyle bir sürprize yer bırakmadılar.

Lakers'ta Gasol 21 sayı 18 ribaund ile oynarken Kobe 14 sayı 7 ribaund 5 asist, Ariza 15 sayı 5 ribaund ve Bynum 14 sayı 4 ribaund ile maçın kazanılmasında baş faktör oldular. Diğer tarafta ise seri boyunca gösterdiği performans ile beğeni toplayan Brooks 13 sayı, bir diğer oyuncu Scola ise 11 sayı da kaldılar.

Batı Finali'nde Denver ile karşılaşacak Lakers saha avantajını elinde bulunduruyor ve ilk maç çarşamba sabaha karşı oynanacak.

17 Mayıs 2009 Pazar

Adım Adım Şampiyonluğa!


Bu sene Magath, Wolfsburg ile çok önemli bir iş başarmak üzeri. Artık tüm ipler ellerinde. Son haftaya girilirken en yakın rakipleri Bayern Münih'in 2 puan önündeler. Bu hafta Münih, Hoffenheim ile berabere kalırken, Wolfsburg Hannover'i 5'ledi. Bu senenin müthiş ikilisi yine iş başındaydı. Dzeko hat-trick yaparken, Grafite de diğer iki golü kaydetti.

Bu sene ileri hücum hatları müthiş verimli. Grafite 26 golle gol krallığına koşarken onu 1 gol arkasından takip eden isim ise yabancı değil takım arkadaşı Dzeko. Tabi bunun yanında Boşnak yıldızı da unutmamak lazım. O da takımın beyini olma işini yerine getiriyor. Asit konusunda o da ligin en iyisi.

Wolfsburg son hafta Werder ile karşılaşacak. Werder'in hafta içi UEFA Finali var. Bu sene inişli çıkışlı dönemleri oldu ancak çok tehlikeli bir takım oldukları aşikar. Yine gollü bir maç olacaktır. Ancak Wolfsburg bu kadar yaklaşmışken bırakmaz heralde...

17 Mayıs 2000


Öyle bir zihinlere kazandı ki hala akıllardan çıkmadı. Kimileri tesadüf dese de Türk Futbol Tarihi'nin en önemli başarılarını kazan ekip: GALATASARAY'dır. Ve Galatasaray daha iyisini yapana kadar, en iyisi bu...

Ama artık bizim de ruh çağırma seanslarını bırakıp, yeni bir jenerasyon ve zihniyet yaratmamızın vakti geldi. Her fırsatta 2000 ruhuna atıfta bulunmaktan vazgeçip, yeni bir kupa almak için planlı ve sistemli çalışmanın vakti gelmiştir. Umarım Polat ve yönetimi yaptıkları teknik adam seçimindeki yanlışlıkları bu sefer tekrarlamayıp bu takımı ileriye götürebilecek bir teknik adamı takımın başına getirirler.

16 Mayıs 2009 Cumartesi

Son Çırpınışlar!


Ferguson, Arjantinli Tevez'i kadroda tutmak için son çırpınışlarını yapıyor. Ancak bir türlü uyum sağlanamadığı kesin. Tevez atık yedek kalmak istemiyor. Büyük bir ihtimalle de yollar ayrılacaktır...

Bir Şampiyonluğun Ardından!



En Hızlı ManU Taraftarı!

Kırmızı Şeytanlar Şampiyon!


Avrupa Liglerin'de yavaş yavaş artık şampiyonluklar ilan edilmeye başlandı. İngiltere Premier Ligi'nde de bu sezon Liverpool ile şampiyonluk için çekişen ManU, Arsenal ile berabere kalarak Ada'da şampiyonluğunu ilan etti. Bu şampiyonluk ile beraber üst üste 3. şampiyonluğunu kazanan ManU toplamda da 18. şampiyonluğunu ilan ederek, İngiltere'de en fazla şampiyon olma ünvanına sahip ekip olan Liverpool ile şampiyonluk sayısını eşitledi.

Geçen sezon hem şampiyon olan hem de Şampiyonlar Ligi Kupası'nı alan ManU bu sezon da bunu başarmak istiyor. Bunun için ilk önce lig şampiyonluğunu ilan eden ManU 27 Mayıs'ta Roma'da oynayacağı finalde de Barcelona'yı yenip üst üste ikinci kez Şampiyonlar Ligi kupasını alan ilk takım olmak isteyecektir.

Bunun yanı sıra artık ManU ile özdeşleşen Sir Alex Ferguson da ManU kariyerindeki 11. şampiyonluğunu elde ederek, kupa koleksiyonuna bir yenisini daha ekledi. Bu kadar çok kupa kazanıp hala büyük bir hırsla başarıyı hedefleyen bu yaşlı kurdu tebrik ve takdir etmek gerekli.

Kasımpaşa-Kaşıyaka


Dün yapılan ilk maçlardan sonra Turkcell Süper Lige çıkmak için finalde karşılaşacak iki takım belli oldu. Biri geçen sene ligden düşen Kasımpaşa diğeri de İzmir ekibi Karşıyaka. İki takım da penaltı atışları sonunda finale çıktılar.
Gönlüm artık Süper Lig'de bir İzmir temsilcisinin olmasından yana...

Galatasaray-Beşiktaş


Normal sezonu 4. ve 5. tamamlayan iki takım Play-Off''larda ilk tur eşleşmesinde karşı karşıya geliyorlar. saha avantajı normal sezonu 4. tamamlayan Galatasaray'dan yana. Normal sezonda Ayhan Şahenk'teki maçı Beşiktaş, Akatlar'daki maçı Galatasaray kazandığından seriye önde başlayan takım yok.

Normal sezona oldukça iyi başlayan Galatasaray, Beşiktaş mağlubiyeti ile başlayan süreç sonrasında Fenerbahçe Ülker maçının öncesinde Murat Özyer ile yollarını ayırmış, yerine uzun zamandan beri koçluk yapmayan Teknik Danışman sıfatı ile kulüpte bulunan Koray Mincinozlu'yu takımın başına getirmişti. Koray hoca ile başlayan süreç sakatlıklara rağmen iyi gitmiş ve takım uzun süre ligi Efes Pilsen'in arkasından 2. götürmüştü. Fakat ne olduysa yapılan transferlerden sonra olmuştu. Hosley ve Tolliver'ın gelişinden sonra rotasyonda değişiklikler oldu. Takım içinde huzursuzluklar çıktı, bazı yerli oyuncular Koray Hoca'ya karşı tavır aldılar, savunmada aksaklıklar baş gösterdi, bunun yanında Koray Hoca'nın da süreci iyi bir şekilde yönetememesi, belki de uzun süre koçluk yapmamaktan olsa gerek bazı meziyetlerinin körelmesi nedeniyle kadroda tutarsızlıklar ve maç içindeki taktiksel hatalar nedeni ile takımın kötü gidişine dur denilemedi. Dar rotasyonla bile iyi işler yapan kadroda alternatiflerin artmasına rağmen bir türlü o iç denge kurulamamıştı. Bu düşüşün sonucunda da lig 4. bitirildi. Play-Off'lara girerken takımda birkaç sevindirici gelişme de olmadı değil. Uzun süreden beri sakatlığıyla boğuşan Tufan Ersöz takıma geri döndü. Tufan henüz tam hazır değil ancak onun gelişinin takıma etkisi elbette olumlu olacaktır. Kadro kalitesi itibari ile Galatasaray, Beşiktaş'ın önünde bir takım. ancak bazı sorunları aşmaları gerekli. Takım gerekli uyumu ve iç dengeyi yakaladığı takdirde daha üst seviyelere oynayabilecek düzeye gelecektir. Ancak bu şimdilik zor gözüküyor. Bu seride ise Beşiktaş'ı geçeceğimizi düşünüyorum. Tabi Koray Hoca'nın artık bazı şeyleri oturtması da gerekli. Sezon içinde takımın en istikrarlı oyuncusu olan Graves'in süreleri iyi ayarlşanmalı ve hakkı verilmeli, birkaç maç ilk beş başlayan oyunculara sonradan süre verilmemezlik yapılmamalı... Bunun gibi liste uzar gider.

Beşiktaş ise sezona tam tersine çalkantılarla, kötü bir biçimde başladı. Uzun süre tökezlediler daha sonra iyi bir ivme yakaladılar ve ligi 5. sırada bitirdiler. Onlar da sezon içinde koç değişikliği yaptılar. Sezona başladıkları Hakan Demir'i gönderdiler. Şu anda takımın başında Burak Bıyıktay var. Kadro kalitesi itibari ile Galataray'ın gerisindeler ancak ritmlerini bulduklarında önemli işler yapabilirler.

Olayın biraz basketbol kısmına gelip pozisyonlara inersek. Beşiktaş guard pozisyonunda Chatman'a sahip. Belki de Chatman Beşiktaş için seride üstünlüğünü sağlayabileceği ender tarflardan biri. Galatasaray'da guardlar Kaptan Cüneyt ve Rashid. Rashid'in ne yapacağı belli değil. Bir maç gerçekten çok iyi oynuyor bir maç ortalığı batırıyor. Bazen topu elinde 15 sn. tutuyor hücumda oyun oynamak için yeterli süre kalmıyor. Onun performansı seride etken olacaktır. Chatman ise ligimizin iyi guardlarından. Oyunu iyi yönlendirebilen bir guard. Eğer skor olarak da gününde olursa Beşiktaş'ın en büyük artısı odur. Cüneyt ise takımın zor anlarında sahneye çıkan bir oyuncu. ancak zaman zaman çok şut kullanması ve takımını oynatmaktan çok kendine oynaması Galatasaray'ı olumsuz etkiliyor. Eğer verimli kullanılırsa Kaptan çok önemli bir faktör. ULEB'teki o 3'lük hala hatırlarda.
2 numarada ise Galatasaray önde duruyor. Şuanda ligin en önemli oyuncularından biri olan Graves Galatasaray'ın bu sezon en istikrarlı oyuncusu. hem deliciliği hem skorerliği hem savunması hem de kazanma hırsı ile özel bir oyuncu. Son zamanlarda Koray hoca onun sürelerini kısıyor. Umarım artık bu huyundan vazgeçer ve Graves'e hak ettiği süreleri verirler. Beşiktaş'ta ise bu pozisyonda Muratcan var. Muratcan geçen sene kardeşinin oynadığı verimlilikte oynayamıyor. Belki de takımın geçen seneki durumu Sinan'ı parlatıyordu. Muratcan iyi bir savunmacı ve atlet. Ancak istikrarsız bir şutu var. Bunun yanında Galatasaray'da Murat Kaya, Alican Güney ve sakatlıktan yeni yeni dönen Tufan var.

3 numarada ise Beşiktaş'ta tecrübe abidesi Haluk Yıldırım var. Gerçkten hala çok önemli bir değer. Kritik anlarda yaptıkları takımına ivme katıyor. Diğer tarafta ise Hosley var. Hosley atletikliği ve çabukluğu ile önemli bir silah. Ancak Galatasaray Gurovic'e hazırlamadığı pozisyonları adeta bir şutörmüş gibi Hosley'e hazırlıyor. Hosley eğer daha potaya yakın kullanılırsa işte o zaman Karşıyaka'daki etkinliğine yakın görebiliriz. Beşiktaş'ta ise Baxter önemli bir skorer ve takımın önemli parçalarından biri. Ayrıca zaman zaman Altay'da süre bulup önemli işler yaıyor.

Pota altında ise Galatasaray üstünlüğü var. Milojevic, Hüseyin Beşok gibi pota altı etkinliği olan oyuncuların yanında Tolliver gibi orta mesafe ve dış şutlarda etkili olabilen bir oyuncu da var. Ayrıca Cemal Nalga ve Polat Kocaoğlu da süre bulduklarında pota altına sertlik getirerek savunmanın derecesinin artmasını sağlıyorlar. Diğer tarafta ise Wesson, Cevher ve Adem'den oluşan bir pota altı var. Özellikle Cevher ritmini bulduğunda oldukça etkili oluyor.

Son olarak söylemek gerekirse turu geçecek olan taraf yüksek ihtimalle Galatasaray olacaktır...

15 Mayıs 2009 Cuma

Seitaridis Serbest!


27 yaşındaki Seitaridis'in sözleşmesini Atletico Madrid disiplinsiz davranışları nedeni ile fesh etmiş.
Ne diyelim. Bizim basına yine iş düştü. Birkaç seneden beri Galatasaray'a getirdikleri Seitaridis'i bakalım bu sefer nerelere yollayacaklar?

Diğerleri...


NBA'de Normal Sezonunu En İyi İkinci Beşi
Chris Paul
Brandon Roy
Paul Pierce
Tim Duncan
Yao Ming
NBA'de Normal Sezonun En İyi Üçüncü Beşi
Tony Parker
Chauncey Billups
Carmelo Anthony
Pau Gasol
Shaquille O'Neal

Yorum: En iyi beş hakkında fazla yorum yapılacak bir durum yok ancak diğer beşlerde olması gereken oyuncular vardı. Granger, Rondo gibi oyuncular orada olmayı hak ediyorlardı.

NBA'de Normal Sezonun En İyi Beşi







Koltuk bayağı rahat heralde...

Rockets Direnişi!


Yao'suz, T-Mac'siz Houston geçen senenin NBA Finalisti ve bu senenin Batı Konferansı Lideri karşısında direnişini sürdürüyor. 5.maçta adeta üzerinden silindir gibi geçip 40 sayı fark yedikleri Lakers'a 15 sayı fark attılar. O yenilgiden sonra böyle toparlanmaları gerçekten oldukça iyi bir olay. Houston'un galibiyetinde başrol Arjantinli Scola'ya aitti. ''Çaylak'' Scola gösterdiği performans ile serinin 7. maça uzamasında önemli etken oldu. Ayrıca onun yanında Brooks da katkı verdi. Scola 14 sayı 12 ribaund, Brooks 26 sayı 4 asist, benchten gelen Landry 15 sayı 9 ribaund ile oynadı.
Lakers'ta ise Kobe'nin 32 sayısı yeterli olmadı.
7. maç pazar günü Staples Center'da. Lakers'ın farka gideceğini düşünüyorum...

Orlando devam dedi!


Seriyi birçok kez kendi lehine çevirebilecek konuma gelen ancak bir türlü o hamleleri yapamayan Orlando evinde tamam-devam maçına çıktığı Boston'ı 83-75 yendi ve seriye 3-3'lük eşitliği getirdi. Orlando normalde bu seriyi 7. maça bırakmadan bititrebilecek şanslar yakaladı. Deplasmanda ilk maçını alarak saha avantajını yakaladı. Daha sonra bu avantajı kaybetti. Son periyotlara önde girdi, son periyotta adeta makine duruyordu. Bu sefer bu olmadı ve maçı kazandılar. Maçta kendi standartlarının altında oynamasına rağmen Hido'nun son çeyrekte bitime 1 dakika civarı kalmışken attığı kritik 3'lük Orlando için önemliydi. Onların eksikliğini çektiği şey bu. İyi bir takımlar ancak son periyotlarda bir tıkanıyorlar, maç elden gidiyor. Bunu çözebilecek en büyük etken de Mr. Fourth Quarter yani Hido. Bu maçta dediğimiz gibi o kritik üçlük ile önemini tekrar gösterdi. Howard'ı geçen maçlarda eleştirmiştim. Boston'ın bu pota altını hücumda yeterince kullanamıyor diye. Aslında Boston'ın pota altı göreceli olarak zayıf. Bu seri boyunca akıllı oynadılar. Howard'ı potadan ne kadar uzak tutarlarsa etkinliğinin o kadar az olacağının farkındalar. Howard da henüz yeterli oldunluğa erişmediğinden dolayı zaman zaman bu hatalara düşüyor. Kendini yavaş yavaş bu konularda geliştirmesi lazım. Fundamental eksiklikleri belirgin ama bu da biraz da oyuncunun doğasında olması gereken birşey. Howard fiziki olarak inanılmaz avantajlara sahip ama bunu kullanabilmesi için basketbolunu geliştirmesi gerekli. Bu maçta 23 sayı 22 ribaund ile oynadı ancak serinin genelinde beklenenin gerisinde kaldı. Lewis 20 sayı 6 ribaund ile diğer önemli katkı veren isim oldu.
Boston'da ise Rondo 19 sayı 16 ribaund 6 asist, Pierce 17 sayı 9 ribaund 5 asist ile oynadı ancak bu yeterli olmadı.
Serinin son maçı çekişmeli geçecektir. Tahminim tecrübe kazanacaktır. Geçen sene ki şampiyonlukta olduğu gibi Pierce yine oyuna ağırlığını koyacak takımını finale taşıyacaktır. Orlando'nun işi ise zor...

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Owen-Galatasaray?



Guardian'da bir haberde geçmiş. Bir dedikodu da olsa insanın içini hoş bir duygu kaplamıyor değil. Owen sakatmış, eski gücünde değilmiş kimin umrunda. Owen, Owen'dır... Ölüsü bile iş yapar Owen'ın. Her ne kadar Anfield'dan sonrası ona yaramamış olsa da bizim havamızdan mıdır suyumuzdan mıdır nedir Anfield havası solmuşların tekrar dirildiği yer bizim burası...
Pivot santrafor falan filan hikaye Owen gelsin gerisi boş. Tribünde görünmesine bile çoğu kişi razı olur...
Arda-Kewell-Owen-Baros...
Doyulur mu 4'lüye?
Hayali bile güzel...
Ohala çoğu kişi için Liverpool'lu Owen...

Ferrari'siz F1!


F1'de yeni değişiklikler olacakmış. Takımlara bütçe kısıtlamaları vs. getirilecekmiş. Takımlar bu bütçeyi aşamayacaklarmış. Ferrari de buna isyan etti doğal olarak. Bu kadar mantıksız birşey olabilir. Bu Chelsea'ye sen de Middlesbrough kadar harcayacaksın demek gibi birşey. Ee nerde kaldı o zaman benim farkım... Ferrari bu kararlar devam ederse seneye biz yokuz demiş. Haklılar...
FIA Başkanı Mosley de Ferrari'siz de F1 olur tarzında birşeyler söylemiş. Heralde 70 yaşındaki dedemiz bunamaya başladı. O daha 10 yaşında iken Ferrari bu işin başından beri vardı. 1950'den itibaren F1 var. Başından beri Ferrari de var. Ferrari'siz F1 olur diyen adama gülerler. Ferrari'siz F1 yarışları yapılsın bakalım kaç kişi izliyor...

Almanların Harika Çocuğu...


Geçen günlerde çıkan haberlerde hamile olan sevgilisinin ünlü bir dolandırıcı olduğu yazılmıştı. Nowitzki de çok üzgün olduğunu, bundan sonra kendisini basketbola vereceğini söylemişti. KG ile beraber en çok sevdiğim uzundur Nowitzki. Ayrıca Alman Milli Takımı'nda tek başına yaptıkları, her zaman işine bakması, hep kendini geliştirmesi de var...
Takdir edilmesi gereken bir adam...
Dediği gibi basketboluna bakıyor. Nuggets serisinde tek ayakta kalan isim. Mavs'in kazandığı maçta 44 sayı 13 ribaunt ile oynadı...
Helal olsun! Almanların Harika Çocuğu...

''Kırgınım''


Utah Jazz ve kendiniz açınızdan bu sezonu kısaca değerlendirebilir misiniz?
"Kısaca değerlendirmek gerekirse, ters gidebilecek her şeyin ters gittiği bir sezonu geride bıraktık diyebiliriz. Sakatlıklar çok canımızı yaktı. Bu sezon sakatlıklardan dolayı tam 22 değişik ilk beş kullanmışız. Bu çok dikkat çekici, inanılması zor bir rakam. Hele, hele bizim gibi bir sistem takımı için büyük bir handikap. Yine de play-off'dan kopmadık ve son bir iki haftaya girdiğimizde Batı sıralamasında ikinci veya üçüncü bitirme şansımızı bile sürdürdük. Bence bu önemli bir başarıydı. Bu sezon Deron, Carlos, Andrei ve ben toplam 84 maç kaçırdık. Takımda 82 maçta da forma giyen tek oyuncu yoktu. Ama evimizde kaybettiğimiz Minnesota ve Golden State maçları tüm sezonu berbat etti. O mağlubiyetlerle sekizinciliğe düştük. Lakers ile eşleştik. Tabii sezonun bitimine 2 maç kala ben Clippers maçında hamstring sakatlığı yaşadım. İlk üç Lakers maçında forma giyemedim. Son iki maçta da çok sınırlı hareket ve sıçrama olanaklarıyla, acı içinde oynamaya çalıştım. Sakatlıklar yine bizi çok etkiledi"

Coach Jerry Sloan için de çok zor bir sezon oldu değil mi?
"Üzerimizde dolaşan kara bulutlar herkesi etkiledi. Tabii takımın sahibi Larry Miller'ın rahatsızlığı ve vefatı da başta coach olmak üzere hepimizi çok etkiledi. Onlar 20 senedir hem arkadaş, hem meslektaş hem de patron-çalışandı. Larry Miller takımın çok içinde olan biriydi. Bir takım sahibi değil de, kadroda olan bir arkadaşı, bir ağabeyi kaybettik gibi oldu. Bunun yanı sıra coach en yakın olduğu ağabeyini kaybetti. Chicago Bulls'dan çok sevdiği ve dostu olan Norm Van Lier ve Johnny Kerr'i aynı gün kaybetti. Kendi bazı sağlık sorunları vardı. Sezon sonunda ameliyat oldu"

Peki sizin için de zor oldu bu sezon değil mi?
"Esasında All-Star olduğum sezon ile mukayese edilecek bir sezon yaşıyordum. Sonu böyle olmasaydı, tüm tersliklere rağmen çok da başarılı diyebileceğimiz bir sezon olabilirdi"

Babanızın Abdullah beyin rahatsızlığından söz ediyoruz
"Babamın rahatsızlığı yeni değil. Zaten babam rahatsızlığının beni olumsuz etkilediğini düşünse çok üzülürdü. Tabii ki dünyanın öbür ucunda olduğunda, böyle bir durum insanın etkiliyor. Bu sebepten sezon biter bitmez onun yanında olabilmek için hemen Türkiye'ye döndük. Sezon ortasında gelmem gerekiyordu ve çok önemli bir dönemde, genel menajer Kevin O'Connor ve coach Jerry Sloan'ın da ısrarlarıyla geldim ve yaklaşık bir hafta onunla birlikte geçirme şansını yakaladım. Onların bu anlayışını ve desteğini asla unutmam"

Bu nedenle mi kariyerimi Utah formasıyla noktalamak istiyorum diyorsunuz?
"Biz aile olarak Salt Lake City'i çok seviyoruz. Derler ya çocuk yetiştirmek için çok doğru bir yer. Biz de öyle hissediyoruz. Komşularımızdan tutun, Salt Lake City halkı, takım yetkilileri, Miller ailesi hepsi bize her zaman sevgi ve sıcaklıkla yaklaştılar ve biz burada çok mutluyuz. Salt Lake City ikinci yuvamız. Ancak NBA bir iş. Bunun da farkındayız. Sonunda alınacak bazı kararların, iş kararı olacağının da bilincindeyiz. Ben Mehmet Okur olarak Utah'da kalabilmek için maddi fedakârlık yapmaya hazırım. İmzalayacağım kontratın toplam değerinden 3-5 milyon dolar için takımımı değiştirmem. Sanıyorum ki bunu da menajerlerimle birlikte yönetime hissettirdik. Bakalım hayırlısı ne olursa"

Bir de Jerry Sloan ve Phil Johnson ile ilişkileriniz var. Bunlarda bu fedakarlıkta etken oluyor mu?
"Ben hep söylüyorum, coach Sloan ve coach Johnson kariyerimde çok önemli yere sahipler. Ben Utah'da All-Star oldum. Ben Utah'da bu duruma geldim. Şu anda NBA'in en iyi 8-10 pivotu arasında kalıcı bir yer edindim. Buradaki tüm coachlar çok direkt ve düz adamlar. Ne yapman gerekiyorsa suratıma söylüyorlar. Sertler, ama aynı zamanda anlayışlılar"

Bu kadroyla Jazz şampiyon olamaz diye de bir görüş var. Pota altında savunma ağırlıklı atletik ve sert biz uzun. Dışarından istikrarlı şut sokabilen oyuncular. Daha etkili skorer forvet. Daha atletik ve savunma yapabilen dış oyuncular. Siz ne düşünüyorsunuz?
"Bu kararları verecek olan ben değilim. Her takımın daha iyi olabileceği pozisyonlar ve yerler vardır. Bu kararları teknik adamlar ve yönetim verir. Biz iyi olduğumuzda yenemeyeceğimiz takım yok. Bu inancım değişmez. Ama bu yıl çok şanssız bir sezon geçirdik. Bu da bir gerçek"

Şimdi Türkiye'ye geldiniz ve herkes merak ediyor Türk Milli takımıyla ilgili ne olacak diye. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
"Ben bu konuda henüz bir şey söyleyemeyeceğim. Türkiye'ye geldik ama şu anda babama zaman ayırıyorum ve hiçbir yetkili ile görüşmedim. Ama kırgınım, bu bir gerçek. Hem verimli oynayabileceğim şekilde kullanılmıyorum, hem de her zaman basının ve taraftarın önüne günah keçisi gibi sürülüyorum. Herkes NBA'deki Memo'yu bekliyor, ama ben NBA'de kullanıldığım gibi kullanılmıyorum. Yani zor bir durum. Ben klasik sırtı dönük oynayan alçak post pivotu gibi kullanılacaksam bunu yapabilecek başka arkadaşlar var"

Tanjeviç ile aranızda problemler olduğu söyleniyor. Tanjeviç değil de başka birisi teknik direktör olsa durum farklı olur mu?
"Tanjeviç ile aramızda kişisel hiçbir sorun yok. Ben NBA'de oynuyorum diye de onun benim basketbol tarzımı ve özelliklerimi beğenmesi ve kullanması gerekir diye de bir kural yok. Ben "Memo, Milli takımı istemiyor” havasının yaratılmasından rahatsız oluyorum. İki kere de Milli takıma her şeyimi verdim Tanjeviç zamanında. Zaten kendisi de kampın en istekli ve en iyisi Memo'ydu demişti. Ancak o sistemde başarılı olamıyorum. Türk halkının benden beklediğini veremediğimde çok üzülüyorum, kahroluyorum. Zaten federasyonun da bana sahip çıkma gibi bir tutumu yok. Hep, aman Memo ile Hido'ya sahip çıkarsak Milli takımda bir gruplaşma yaratırız korkusu içindelerdi. Bu sebepten takımda birçok yanlış varken, kolay hedefler belliydi. Geçen sezonki kadro bence son yıllarda seçilen en doğru kadroydu. Hido'nun etrafında problemsiz ve ayrı birer ajandası olmayan birçok oyuncu toplandı. Hido da çok olgun oynadı, adeta ağabeylik yaptı ve başarı geldi"

Tanjeviç'in sizi hedef gösteren röportajından sonra bir konuşma şansınız oldu mu?
"Hayır olmadı. Menajerimi telefonla aramış ve ben bunları böyle söylemedim demiş. Menajerimde o zaman federasyon tekzip etsin demiş. Etmediler. Gerek yok demişler. Şimdi Tanjeviç benim menajerime ne söylerse söylesin, bunu kamuoyuna duyurmadığı zaman ne değeri var ki? Ben hakikaten Tanjeviç'in öyle bir şeyler söyleyeceğine inanmıyorum. Benim basketbolumu Milli takım için faydalı bulmayabilir. Ancak hiç o tarz bir insan değil. Ama yine de ortada Tanjeviç seni sorumlu buluyor ve seni suçluyor diye bir görüş mevcut. Ama beni daha önce de basın yoluyla dost bildiğim insanlar ve takım arkadaşlarım bile hedef gösterdi. Milli takım menajerinden tutun, can dostum bildiğim oyuncular bile. O zaman da federasyon bana sahip çıkmadı, şimdi de çıkmamasını normal karşılıyorum"

Bundan Milli takım forması giymeniz zor anlamını mı çıkaralım?
"Şu anda zaten ciddi bir sakatlığım var. Babamın durumu ortada. NBA sezonu boyunca aileme hiç kaliteli zaman ayıramıyorum. Milli takıma faydalı olamayacağıma inandığım bir ortamda ve sistemde iki ay kampa girip yine aynı hayal kırıklıklarını yaşamak istemiyorum. Tanjeviç'in basketbol felsefesinde, bana basketbolcu olarak bakış açısında ve federasyonun tutumunda bir değişiklik olacağına da ihtimal vermiyorum. Bu Milli takımda oynamayacağım anlamına gelmez, ama verimli olabileceğim bir ortamda oynamak ve katkı yapmak istiyorum"

Milli takımın Avrupa Şampiyonasında nasıl bir performans sergilemesini bekliyorsunuz?
"Geçen sezonki hava yakalanırsa, çok başarılı olabileceğimizi düşünüyorum. Milli takımlarda havayı yakalamak ve güven kazanmak çok önemli"

memo13.com

*************
Memo haksız sayılmaz. Az mı asıp kesenler, vatan haini ilan edenler oldu? Demirel Federasyonu'nda dönen oyunlara bakmadan oyuncu tercihlerini ve performanslarını eleştirmek ne kadar doğrudur? Olayın Milli Takım yönünü bırakmadılar ki. O 2001'deki ruh gitti...
''12 Dev Adam''ın ruhunu bulmak için ilan verilsin...

Sıradaki...



Bu kadar zorlanmaz!


Bir takım aldığı maçı vermek için bu kadar zorlayamaz. Maçı 3 çeyrek önde götüren, son çeyreğe 8 sayı önde giren Orlando yine üstün bir başarı örneği göstererek Boston'a 92-88 kaybetti. Bu seriyi kaybederlerse bu abuk subuk son çeyrekleri sayesinde kaybedecekler. Davis'in maç kazandıran basketi ve şu maçın son çeyreği. İki maçı da kazanabilmek ellerinde iken kaybettiler. Howard'ın beklediğim gibi olmadığından bahsetmiştim. Ben Howard'ın KG'nin yokluğunda ortalığı dağıtabileceğini düşünürken o yeterince kendini veremiyor gibi geliyor. İstediklerini yapamıyor. Bu maçta da 12 sayı 17 ribabund ile oynadı ancak şu durumda daha çok şey yapabilecek bir ortam var. Orlando artık işi zora soktu. Kendi evlerinde kazanırlarsa sonra son maçta TD Banknorth Garden'da işler onlar için kolay olmayacak. Evlerindeki 6. maçı kazanacaklarının da bir garantisi yok. Lewis 19 sayı, Hido ise 18 sayı 7 asist ile oynadı. Aslında bunlar normal ancak Howard'ın hücumda yeterli katkıyı verememesi işleri bozuyor.
Boston'da ise son çeyrekte Marbury ve Davis'in performansları belirleyici oldu. Son çeyrekteki 33-21'lik skorun baş mimarlarıydılar. Davis 22 sayı 7 ribaund, Marbury 12 sayı, Pierce 19 sayı, Allen 13 sayı ile oynadı.

Lakers fena benzetti!


Bu sabaha karşı oynanan maçlarda ev sahipleri avantajlarını korudular...
Lakers, Staples Center'da oynadığı maçta Houston'ı resmen dağıttı. Rockets'a 40 sayı fark atıp 118-78 geçtiler. Yao'suz Houston'a Toyota Center'da yenildikten sonra anlaşılan akılları biraz başlarına gelmiş ve kendi evlerinde Houston'u iyi benzetmişler. Rockets'ı son çeyrek hariç bütün çeyreklerde farkı attırarak geçen Lakers'da 7 oyuncu çift hanelere ulaştı. Bir önceki maçta beklenene ulaşamayan Kobe, 26 sayı ile oynadı ve galibiyetin baş mimarı oldu. Gasol ise 16 sayı 13 ribaund ile katkı verdi. Ayrıca Ariza 13 sayı, Farmar 12 sayı ile oynadı.
Houston'da ise 4. maçın kahramanı Brooks 14 sayı ile önceki performansının gölgesinde kalsa da yine takımının en skorer ismi oldu. Wafer 13 sayı, Scola da 12 sayı ile katkı verdi.
Lakers'ın işi daha fazla uzatmayıp Toyota Center'da 4-2 ile seriyi bitireceğini düşünüyorum.

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Özgürcan Özcan...


Kendisinden beklemediğim bir şekilde Özgürcan Sakarya ile bir patlama yaptı. Neden beklemediğime gelince ben Özgürcan'ı PAF oyuncusu olarak gören biriyim. PAF'ta güçlü fiziği ile iyi işler yapan ancak Galatasaray seviyesine gelemeyeceğini düşündüğüm bir oyuncu idi Özgürcan. Bu sene Sakarya'da gösterdiği performans ile muhtemelen seneye Galatasaray'a geri dönecektir. İlk 11'de olmasa da rotasyonda kendisine bir rol kapabilir. Nasıl bir performans gösterir bilemem ancak en azından Ümit-Nonda-Yaser üçlüsünden daha fazla katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Sakarya'da 17 gol atıp Ordu'lu Bruno'nun ardından gol krallığında 2. olan Özgürcan seneye muhtemelen bulacağı şansı iyi değerlendirmeli. Bu sene bir gelişim kaydettiği gözle görülür bir şekilde belli.
Şimdi Galatasaray'da kademe atlamanın zamanı...
Umarım Özgürcan beni yanıltır...

MVP... MVP... MVP...


Evet o artık MVP...
Bu sezon bu ödülü sonuna kadar hak etti. Ve Play-Off'larda oynadığı oyunla bunu kanıtlamaya devam da ediyor. 2003 yılında NBA draft olduğunda Cavs sıradan bir takımın ötesinde NBA'in diplerinde dolaşan bir takımdı. Ama o takım kralı ile yeniden doğdu ve bu sene normal sezon da ligi lider bitirdi. Bundan 6 sene önce masalsı bir şekilde başlayan serüven bu sene mutlu sonla bitmeye oldukça yakın. Normal sezonda gösterdiği performansı devam ettiren Cavs, Play-Off'larda da ciddiyetini koruyor ve hedefine emin adımlarla devam ediyor. Detroit'i süpüren Cavs, Atlanta önünde de 3-0 önde...
Aldığı bu ödülle bireysel anlamda zirveye çıkan LeBron'un işi daha bitmedi şimdi hedef takım olarak tepeye çıkmak. Bu sene olur veya olmaz önemli olan takım olarak o birlikteliği göstermeleri ve o azmi ortaya koymaları...
He unutmadan Mike Brown'a da tebriklerimizi iletelim. LeBron'un bu başarıda büyük bir payı var tabiki ancak bu organizasyona bir kademe daha atlattıran ve ilk koçluk denyiminde böyle başarılar yaşayan Mike Brown ileride daha da önemli işler yapacaktır...
Artık ''KİNG'' James değil...
MVP ''KİNG'' James...

Çekişme devam ediyor...


KG'siz Boston tecrübesi ile devam ediyor. Bulls'u 7. maça giden seri sonunda geçen Boston, Orlando karşısında da ''can alıp, can veriyor''. Serinin ilk maçında kendi sahasında Orlando'ya kaybedip saha avanyajını yitiren Boston, dün serinin 4. maçında deplasmanda Magic'i Glen Davis'in son saniye basketi ile 95-94 yenerek tekrar avantajı kendine çevirdi. Boston için KG'siz oynamak zor. KG olmayınca hem ''Big Three''nin elemanlarından biri olmuyor. Bunun yanında zayıf olan pota altı biraz daha zayıflamış oluyor. Tabi bunun yanında geçen sene uzun rotasyonunda önemli işler yapan Powe da olmayınca Boston için işler zor ilerliyor. Tam da pota altında böyle bir zafiyet yaşarken Boston karşılarına şu an ligin en dominant pota altı oyuncusunu kadrosunda bulunduran Magic geldi. Howard'ın bir önce ki seride 76ers karşısında bulduğu zayıf pota altı, bu seride de Boston'da vardı. Fakat ''Superman'' Howard bunu sayı anlamında yeterince kullanmıyor gibi geliyor. Ama bunun yanında ribaundlarda oldukça etkili. Tabi sayı bakımından etkili değil derken ona göre beklediğim gibi değil. Bu maçta 23 sayı 17 ribaund ile oynadı Howard ancak bu Magic'e yetmedi. Mr. Fourth Quarter bu maçta beklediğimiz gibi değildi. Hido 4/14 şut isabetinde kalarak 11 sayı üretti. Lewis ise 22 sayı üretti.
Benchten bu maçta sadece 2 sayılık bir katkı alan Celtics'i ilk beş oyuncuları taşıdı. Geçen senenin Finaller MVP'si Pierce 27 sayı, bu sene daha bir özgüvenle oynayıp, büyük yol kat eden Rondo 21 sayı 14 ribaund, galibiyeti getiren basketi atan Glen Davis ise 21 sayı 6 ribaund ile oynadı.
Şimdi Orlando TD Banknorth Garden'da neler yapacak bekleyip görelim...
Tecrübeli Boston mı, yoksa Superman'li, Mr. Fourth Quarter'lı Magic mi...

Yao'suz Houston nasıl olur?


Dün Houston-Lakers serisinin 4. maçı öncesinde çoğu kişinin kafasında bu vardı. Yao'suz Houston nasıl olur? Sonuçta Yao bu organizasyonun T-Mac ile beraber süperstarları. Gerçi bu ikilinin Houston'da ne kadar bir arada oynadıkları tartışılır ancak önemleri tartışılmaz. T-Mac zaten kadrolu sakatlar listesinde... Dünkü maç öncesinde çoğu kişi bu liderlik rolünü ve skor yükünü çekme işini seri başından beri Kobe ile kapışan Artest'in yapacağını düşünürken ''Rookie'' Brooks dün sahneye çıktı. Oynadığı basketbol ile büyük işler yaptı. 34 sayı 4 asist ile takımını sırtladı. Seri başından beri o pozisyonda Fisher'a göre bir üstünlüğü olduğu su götürmezdi ancak Yao'nun yokluğunda sazı eline almış, takımı sırtlıyordu. Tabi Battier'in katkısı da yadsınamaz. Battier 23 sayı ile oynarken Rockets'ın Arjantinlisi Scola 11 sayı 14 ribaund ile etkili oldu...
Houston 99-87 yenerek seride durumu 2-2'ye getirdi. Bakalım Staples Center'da Lakers karşısında neler yapacaklar?