16 Nisan 2009 Perşembe

Kral ve Arkadaşları...


Bu oyunun adı basketbol:mucizeler sporu...
Tek başına takımını sırtlayanlari son saniyeler basketleri, müthiş geri dönüşler vs. Hiçbir şeye olmaz, imkansız gözüyle bakmam. T-Mac'in Spurs maçındaki son 35 saniyesi, Kobe'nin 81'i, LeBron'un tek başına play-off'ta yaptıkları vs... Ama şöyle birşey var ki bu organizasyon birbirine kenetlendi. Bazıları şımarıklık, bazıları ukalalık, bazıları görmemişlik dese de Cavs birbirine bağlanmış basketboldan zevk alan oyunculardan kurulu bir takım. Ama bir eleman var ki ''KİNG'' diyorlar ona...
2003 Draft'ında şans Cleveland'ın yüzüne gülmüş ve ilk sıra hakkı Cavs'e geçmişti. Takımı bataklıktan çekip çıkarabilecek, takımı şaha kaldırabilecek, takımın kralı olabilecek bir adama ihtiyaç vardı. O da bulundu: LeBron James. Masalsı bir öykünün başlangıcı, şansın Cavs için döndüğü ve talih kuşunun bahtsızlara vurduğu andı. Cavs ileride tarihinin hiçbir döneminde yaşayamadığı başarıları ve zaferleri ''KRAL'IN DÖNEMİ'NDE'' yaşayacaktı. Bu sadece Cavs için değil NBA için de bir milat olacaktı. O 2003 Draft'ında birçok yıldız seçilmişti. Wade, Melo, Bosh gibi şu anda NBA'in elit oyuncuları. Hatta Wade, LeBron ve Kobe ile beraber NBA'in en büyük üç oyuncusundan biridir bana göre.
Kuruluş tarihi birçok kişiye göre 2003'te LeBron ile başlayan Cavs, başladığı yapılanmanın sonucunda bugün 2009'da NBA normal sezonunu ilk srada bitirdi. Önceden hayal edilmekte zorlanan ağızdan çıkmayan ''şampiyonluk'' sözcüğü, artık hedefler arasındaydı. Bu yüksek sesle belirtiliyordu.
Şimdiye gelirsek... Detroit eşleşmesinin taktik yönden incelemesini sonra yaparız ama ben diyorum ki bu safhaya gelmiş ve kendine bu hedefleri koymuş olan Cleveland Cavaliers erken bir şekilde Detroit'e elenip hayallerini ertelemez. Ben Detroit adına en iyimser şekilde serinin 4-2 biteceğini tahmin ediyorum...

3 Nisan 2009 Cuma

9 Nisan'da Ayhan Şahenk'te... +13 için


Dün Galatasaray Bayan Basketbol Takımımız, deplasmanda Taranto'ya 12 sayı farkla 67-55 mağlup oldu. Bizim için iyi geçen ve 8 sayı önde kapattığımız ilk yarı. Ardından 3. periyot fark 4'e düştü. Daha sonra da kötü bir son çeyrek. İyi başladık fakat kötü bitirdik. 12 sayı fark Ayhan Şahenk'te kapatılmayacak büyük bir fark değil. Nihayetinde bu takım yarı finalde 15 sayı ile kazanması gerekirken 20 fark yapmış bir takım. Ancak orada daha iyi bir skor alacakken bu kötü oldu.
Kupayı kaldırmak için 9 Nisan 2009 Perşembe Günü Ayhan Şahenk'e...

Kaldığımız yerden devam...



Milli takım arasından sonra lig yeniden başlıyor...
Ankaraspor - Bursaspor
Konyaspor - Hacettepe
Denizlispor - Sivasspor
Beşiktaş - Kayserispor
Ankaragücü - Kocaelispor
Antalyaspor - Gençlerbirliği
Trabzonspor - İBB
Fenerbahçe - Eskişehirspor
Gaziantepspor - Galatasaray

Artık ligde son dönemece giriyoruz. Bakalım takımlar aradan sonra nasıl performanslar gösterecek...

Cavs vs. Orlando


Şu anda Doğu'nun zirvesinde bulunan iki takım bu akşam kozlarını Amway Arena'da Orlando'nun sahasında kozlarını paylaşacak. Bu sene iki takımda gerçekten çok iyi performanslar gösteriyor. Çoğu kişinin beklemediği şekilde geçen senenin şampiyonu Boston'ın önünde Doğu Konferans'ında 1 ve 2. sıradalar...
İki takımda oldukça iyi durumdalar. Cavs'in 13 maçlık serisi Wizards maçı ile bitti ve 61-14 ile Doğu ve NBA'in zirvesindeler. Orlando ise 55-19 yapmış durumda ve son 10 maçında 8 galibiyet 2 yenilgisi var. Evinde de 29 galibiyet 8 mağlubiyetlik bir performansı var. Yani anlayacağımız Cavs'de de Orlando'da da işler yolunda görünüyor. Cavs maçı kazanıp şuanda 4.5 galibiyet önünde bulunduğu Orlando ile arasındaki farkı açmak ve NBA liderliğini de korumak isteyecektir. Orlando ise hemen gerisinde bulunan Boston'a yol vermemek ve play-off öncesi varlığını göstermek isteyecektir.
Cleveland Cavaliers bu sene özellikle savunmasını sertleştirdiği anda rakibi üzerindeki yarattığı baskı ile ön plana çıkıyor. Öyle bir zaman geliyor ki atamıyor ama rakibin de atmasına izin vermiyor. Ayrıca Cavs için ne kadar doğru bir seçim olduğunu her fırsatta gösteren Mo da şutları ile ön plana çıkıyor. Cavs maç başına 90.7 sayı yiyor, 100 sayı atıyor.
Orlando ise bu sezon önemli işler yaptı. İyi olacakları tahmin ediliyordu fakat şuanki durumları gerçekten onlar için mutluluk verici. Nelson'ın sakatlığı onları zorlasa da Alston takası ve sonrası ile yollarına devam ettiler. Zaman zaman ritmlerini bulduklarında oynadıkları akıcı basketbol, Hido'lu ve Lewis'li kadroları ile zevk veriyorlar. Maç baışna 102.1 sayı atıp, 94.8 sayı yiyorlar.
İki takımda da önemli süper yıldızlar var. Bir tarafta şu anda NBA'in belki de en dominant uzunu Howard diğer tarafta ise 2003 Draftı'nın NBA'e armağanlarında şu anda NBA'de Kobe ile birlikte en iyi oyuncu olarak gösterilen LeBron James. İkisi de gerçekten çok önemli isimler. LeBron bu sene MVP ödülünün en büyük adayı. Hem takımının durumu hem istatistiklerinde 28+ sayı 7+ asist 7+ ribaund ortalamalarını tutturmuş olması ile önemli. Howard da tam bir ribaund canavarı. Pota altını tek başına karartıyor. Magic için önemi büyük...
Maç bu gece 03:00 NTV'de canlı yayınlanacak...

Ve 13 maçlık seri bitti...


Ne diyelim her güzel şeyin bir sonu varmış. 13 maçlık seri Verizon Center'da Washington deplasmanında sona erdi. Cavs'in iyi bir maç çıkardığını söyleyemeyiz. Son çeyreğe 10 sayı geride girdiler. Maç da zaten 109-101 bitti. LeBron 31 sayı 9 ribaund 6 asist, Mo 19 sayı 6 ribaund 5 asist, West 14 sayı ile oynadı. Fakat bu galibiyete yetmedi
Wizards'a ise galibiyeti getiren performanslar 25 sayı Butler, 19 sayı Antawn Jamison, 12 sayı Haywood, 11 sayı 10 asist 6 ribaund Arenas, 17 sayı Songaila'nın performansları galibiyeti getirdi.
Sıradaki maç Orlando ile deplasmanda. Tehlikeli bir maç olarak duruyor...

Şuan ki durum 62-14...

Kalan maçlar ise;
@ Orlando
vs. Spurs
vs. Wizards
@ 76ers
vs. 76ers
vs. Boston
@ Pacers

NBA Sonuçları...


3 Nisan Sonuçları

Milwaukee @ Philadelphia 95 - 105

Cleveland @ Washington 101 - 109

Utah @ Denver 104 - 114

1 Nisan 2009 Çarşamba

Maça Doğru...

Bizim için kader maçlarından biri. Biz bu tip kader maçlarını oynamayı sevebiliriz. Yenersek hem İspanya'nın uzun zamandan beri süren hegamonyasına son vermiş olururz hem grupta geri kalan maçlar için bir avantajımız olur. Zor gibi görünüyor ancak dediğim gibi bu maçları oynamak bizim hoşumuza gidiyor.
Dikkatli olmamız lazım. Herşeyden önce kazanmak zorunda olan İspanya değil biziz. Onlar için olmazsa olmaz bir maç değil. Rahat gelecekler ve puan kaybetme lüksleri var. Gol için bizim üstümüze gelemeyeceklerdir. Tabi bizim de onların üzerinde büyük baskı kurmamıza izin vermek isteyemeyeceklerdir. İspanya en iyi yaptığı şeyi yapıp pas yaparak bizim direncimizi kırmak isteyecektir. Ki eğer biz fiziki ve moral açıdan diri kalmazsak bunu yapmaları kolaylaşacaktır. Pique ve Albiol hızlı stoperler değiller, ancak onları kontrada yakalamak bu maç için zor olacaktır. Çünkü İspanya kontrollü oynayıp, maçı berabere bitirmek isteyecektir.
Bu maçta nasıl bir kadro çıkaracağımızda önemli. Bir kere oyunu karşı alanda oynamamız için ya çok iyi organize olmamız lazım ya da Semih gibi bir santrafor ile topu ileride tutup, çoğalmalıyız. İlk şık bizim için pek geçerli olmadığından maça Semih ile başlamamız daha doğru olacaktır. Belki Nihat'ı kenara çekip, Tuncay'ı forvet arkasına kaydırmamız daha mantıklı olabilir. Böylece Tuncay'ın da verimini arttırmamız daha kolay olur. Bu maçta ilk maçın aksine orta sahamızın hücumda daha aktif ve daha öldürücü paslar atması gerekli. Her ne kadar pek umudum olmasa ve Fatih Hoca'nın bir takıntısı haline gelen Emre bunu yapabilecek bir oyuncu. Ama dediğim gibi onun adına pek umutlu değilim.
Bu maçın bizim adımıza kilit adamı Arda olacaktır. Basın toplantsında Fatih Hoca'da söylemişti. İlk maçta Ramos ön plana çıktıysa bu maç da Arda'nın maçı olacaktır. Ki şunu rahat rahat söyleyebilirim ki eğer Arda gününde olursa biz bu maçı alırız. Arda'nın kendini nasıl geliştirdiği ve takımını nasıl sırtladığı ortada. Bir benzerini bu akşam Milli Takım adına yaşayabiliriz...

Maicon-Real Madrid?


Maicon'un menajeri açıklama yapmış. Real Madrid'in Maicon ile ilgilendiğini söylemiş. Real Madrid'i gerçekten anlamak güç. Tamam para var, her mevkide birkaç oyuncu olmalı ama elinde Ramos gibi bence Dünya'nın en iyi sağbeki varken Maicon'u alıp yazık etmeye ne gerek var...

NBA Sonuçları...



1 Nisan Sonuçları:

Lakers @ Charlotte 84 - 94

Detroit @ Cleveland 73 - 79

Chicago @ Indiana 105 - 107

Atlanta @ Philadelphia 85 - 98

Dallas @ Minnesota 108 - 88

Oklahoma @ San Antonio 96 - 95

New York @ Denver 104 - 111

Utah @ Portland 104 - 125

New Orleans @ Sacremento 111 - 110

Lincoln Hazretleri Tenezzül Edip Dönüyorlarmış!


İzinsiz olarak ülkesine giden ve antrenmanda olmadığını kanıtlamak için noter bile çağrılan Lincoln İstanbul'a dönüyormuş. Lincoln mutsuzmuş. Gönlünü yapmak lazım!

''Lincoln, "İstanbul'a mı gidiyorsun" sorusuna "Evet" yanıtını verirken, "Galatasaray'da oynayacakmısın?" sorusu üzerine, "Tabii ki. Ben Galatasaray'ın futbolcusuyum. Takımımdan çok memnunum. Ben Galatasaray'dan ayrılmam, ayrılmak gibi bir düşüncem de yok" dedi.

"Başka bir takıma gidecek misin? Zenit'le anlaştığın doğru mu?" sorularına ise Lincoln, "Bakalım göreceğiz" yanıtını verdi.''

Bundan sonra acaba ne gibi bir hayır geleceği bekleniyor Lincoln'den...

Kewell'lı Avustralya galip...



67. dakikada Kennedy ve 71. dakikada penaltıdan Kewell'ın attığı goller ile Avustralya, Özbekistan'ı 2-0 yenmiş...
Anlaşılan Harry Kewell, büyülerine devam ediyor...

Uslanmaz adam...


Kariyerine Auxerre'de başlayan ardından burdaki performansı ile Liverpool'a transfer olan, ardından ayağı kırılan, Marsilya'ya dönüp orada adeta tekrar doğan, şimdilerde ise Sunderland'de top koşturan ama bu süre içersinde hiçbir zaman gündemden düşmeyip, olaylar yaratan Fransız futbolcu...
Djibril Cisse...
Şimdi de bir gece kulübü çıkışındaki biri ile kavga etmiş. Daha sonra tutuklanmış ve kefaletle serbest kalmış...

Kurtarıcı: Shearer


Newcastle'de oyuncu olarak oynadığı maçlarda kim bilir kaç kez takımını kurtarmıştır. Sadece Newcastle'ın değil İngiltere tarihinin en iyi golcülerinden biriydi. Kariyerinde 558 maçta 341 gol atmış. Dile kolay...
Şimdilerde ise efsanesi olduğu takımı düşme potasında devralan çiçeği burnunda 38 yaşındaki Shearer; bakalım Newcastle'ı dipten çıkarabilecek mi?